Bir ay boyunca oruç tutanlar için iftar ve sahur olmak üzere iki öğün olarak alışılan beslenme alışkanlığı sonrası olağan sisteme geçişte dikkat edilmesi gerekilenler konusunda İstanbul Esenyurt Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sıhhat Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Canan Hecer, “Metabolizmamız bu süreçte yavaşladı. Bu yüzden tekrar eski tertibe geçişte istikrarlı beslenmeye daha çok dikkat etmeliyiz” dedi.

Bayram için ise sıhhat açısından tatlı ikazında bulunan Prof. Dr. Canan Hecer en âlâ seçeneğin meyve olduğunu ama illa tatlı tüketilecekse de ya sütlü ya da konut üretimi tatlı seçeneğinin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.

Orucun aslında sıhhat açısından birçok yararı olduğuna hatta bu süreçte kilo bile verilebilindiğinden bahseden Prof. Dr. Hecer, “Ramazan ayı bitmek üzere ve aslında oruçla birlikte bedenimiz artık daha sağlıklı hale gelmeye başladı. Zira Kan şekeriniz vakit zaman düşse de kimilerimiz tahminen de kilo bile verdi ve bu da birçok hastalık için aslında âlâ bir şey. Bunu bozmamak lazım” dedi.

“Yavaşlayan metabolizmayı istikrarlı arttırmalıyız”

Oruç hasebiyle öğün sayısının azalması münasebetiyle metabolizmanın yavaşladığına ve günlük beslenme alışkanlığına geçiş sürecinin istikrarlı olması gerektiğinin altını çizen Canan Hecer, “Ramazan ile birlikte metabolizmamız yavaşladı. Zira bir ay boyunca iki öğün hatta bazılarımız bir öğün beslendi. Bedenin bu noktada metabolizması hayli yavaşlar. İşte bunu istikrarlı bir biçimde arttırmak gerekiyor. Birden yüklenmeden, metabolizmayı hızlandırmak için zerzevat ve meyve tüketimini arttırmalıyız. Günde en az 2 buçuk litre su tüketiminin bununla birlikte ayrıyeten olmazsa olmaz sporu da hayatımıza dahil etmeliyiz. Kesinlikle yürüyüşler yapılması hatta meskende kol, bacak ve karın idmanı ile desteklenmeli.”

Metabolizmayı arttırmak için konutta basitçe uygulayabileceğimiz prosedürlerle ilgili de bilgi veren Hecer, “Kendi hazırladığımız limonlu ya da tarçınlı sular tüketilebilir. Probiyotikli besinleri da kesinlikle öneriyorum. Bu eserler bağırsak metabolizmamızı hızlandırır hem de oradaki floramızın da yerine gelmesini sağlayacaktır. Hem de yaşanan kabızlık sorunu da hallolmuş olacaktır. Bu biçimde yaz öncesi kilo vermemiz de sağlanacaktır” biçiminde konuştu.

Fazla yağlı yemeklerden ve gazlı içeceklerden uzak durulmalı

Hecer, Bu geçiş sürecinde yapılmaması gerekenler ile ilgili de, Kızartmalardan, ağır yağlı yemeklerden kaçınmak gerekiyor. Gazlı içecekler, bilhassa tatlı yanına kola üzere içecekler yerine şekersiz çay kahve ya da mesken üretimi limonata olabilir” diye konuştu.

Bayramda klâsik hale gelen tatlı tüketimi konusunda da ikazlarda bulunan Hecer, aslında sıhhat açısından şerbetli tatlılardan her vakit uzak durulması gerektiği hatırlatarak, “Türk halkı konuk ağırlamayı, yemek yedirmeyi ve yemeyi çok seviyor. Hatta bu yüzden tok olsak dahi ayıp olmasın diye yediğimiz vakitler oluyor. İşte bu yüzden çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bilhassa ağır ve şerbetli tatlıları biraz az tüketmeliyiz. Mümkünse tatlı yemekten kaçınmalı ancak illa bayram diye yenilecekse porsiyonlarımızı minimuma indirelim ve bir kesim olarak sonlandıralım.”

“Şerbetli yerine sütlü tatlı tercih edersek hatta daha düzgün olacaktır. Sütlü tatlılar her vakit için daha hafiftir. Meyve de aslında tatlı yerine tüketilebilir en sağlıklısı tabi ki de meyve olacaktır” dedi.

“Ev üretimi baklava daha az zararlı”

Konutta yapılan tatlıların daha az ziyanlı olduğunu da söz eden Hecer, “Bayramın olmazsa olmazı baklavalar daha şimdiden yapılmıştır. Mesken imali olursa daha az ziyanlıdır. Zira hazır baklavalarda çoklukla glikoz şurubu kullanılıyor. En azından konut baklavası daha sağlıklı baklavadır. Yanına da genelde tüketilen zeytinli yağlı yaprak sarmadan bir kaç edat ve bir modül da baklava ile birlikte bayram ikramımızı sonlandırabiliriz. Ama her misafirliğe gittiğimizde şayet az da olsa yersek yeniden abartmış oluruz o yüzden bunu da sınırlandırmalıyız” biçiminde konuştu.

Hazır baklavada besin hilesine dikkat

Son olarak da artan besin fiyatları münasebetiyle besin hilelerinin arttığını bu yüzden de tekrar bayram öncesi alınan bilhassa ucuz baklavalara dikkat çeken Hecer, “Ucuz etin yahnisi yavan olur tabirinden yola çıkarak, besin fiyatlarının artmasıyla maalesef besin hilesinin de artmasına neden oluyor. Cevizsiz, fıstıksız, fındıksız baklavalar çıkmaya başladı. Yalnızca yufka ve şekerli eserler olduğu için daha çok karbonhidrat almış oluyoruz aslında. Kesinlikle tatlı yiyeceksek biraz bütçemizi zorlayalım, bilmediğimiz emin olmadığımız yerlerden tatlılarımızı almayalım. Hatta sıhhat için gerekirse hiç tercih etmeyelim” diyerek kelamlarını sonlandırdı.