Uzun yaşamanın dokuz kuralına (Güç 9 olarak da bilinir) göre yaşamak ve daha mutlu, daha uzun bir hayat mı yaşamak istiyorsunuz? Uzmanlar bunun mümkün olduğunu düşünüyor.

Büyüleyici bir kavram: Uzun yaşam, yaş, cinsiyet, etnik köken veya coğrafi konum ne olursa olsun hepimizin uğruna çabaladığı bir şeydir. Danimarka’da yapılan bir ikiz çalışmasına göre, yaşam beklentimizin yalnızca %25 ila 30’u genlerimiz tarafından belirleniyor. Bu, yaşam tarzımızın uzun ömürlülüğümüz üzerinde büyük bir etkisi olabileceği anlamına gelir. Örneğin Batı ülkelerinde, şehirde yaşamak ve çeşitli ekranların önünde saatlerce oturarak vakit geçirmek (bilim adamlarına göre oturmak yeni sigara içmektir) yaşam beklentisini etkileyebilir.

Ömrümüzü etkileyen bir diğer faktör: Yalnızlığın özellikle büyük şehirlerde salgın haline gelmesi. 2019’da federal hükümet Berlin’de bir yalnızlık krizi olduğunu bildirdi; Amerika Birleşik Devletleri’nde bir rapor yetişkinlerin yarısından fazlasının yalnız kabul edildiğini ortaya çıkardı. Cerraha göre izolasyon, günde 15 sigara içmek kadar ölümcül. İnsan temasının yeni bir lüksü var gibi görünüyor.

Ancak “mavi bölgelerde” (yüzyıllık nüfusun en yoğun olduğu ve insanların genellikle daha uzun ve sağlıklı yaşadığı bölgeler) insanların yaşam tarzları çok farklı. Kitap Mavi Bölgeler, en uzun yaşayan insanlardan daha uzun yaşama dersleri, Kaşif ve National Geographic gazetecisi Dan Buettner tarafından yazılan roman şu mavi bölgeleri araştırıyor: Japonya’da Okinawa, Sardunya’nın Barbagia bölgesi, Yunanistan’da Ikaria, Kosta Rika’da Nicoya Yarımadası ve Kaliforniya’da Yedinci Gün Adventistleri. Buettner, doktorlar, antropologlar, demograflar ve epidemiyologlardan oluşan bir ekiple birlikte, Güç 9 adını verdiği bu yerlerde çeşitli yaşam tarzları belirledi.

İşte Güç 9 olarak da bilinen uzun ömürlülüğün dokuz kuralı:

Güç 9, daha uzun bir yaşam sağlayabilecek basit davranış kurallarıdır. Hayatta anlam bulmaktan bitki bazlı beslenmeye kadar, Mavi Bölge sakinlerinin uzun ömür için fiziksel ve zihinsel sağlıklarına dikkat etmek için yaptıklarının bu olduğu bildiriliyor.

Spor salonuna gitmeyi, egzersiz uygulamasını kullanmayı veya egzersiz yapmak için beklemenize gerek yok. Yaşam beklentisinin ortalamanın üzerinde olduğu bölgelerde çevre, insanların gün boyunca aktif kalmasını gerektirir. Örneğin Amsterdam’da herkes bisiklete biniyor. Araba yolculuğunu doğa yürüyüşüyle ​​değiştirmek, mümkün olduğunda asansör yerine merdivenleri kullanmak veya toplantılar arasında esneme egzersizleri yapmak gibi gününüze doğal hareketleri dahil etmeye çalışın.

İkigai, yaşamın anlamını, günümüze rehberlik eden ve bizi sabahları net bir amaç doğrultusunda yataktan kaldıran bir yaşama nedenini tanımlamayı içeren bir Japon yöntemidir. Bu, Kosta Rika’daki Nicoya Yarımadası sakinlerinin uzun yaşam sırlarından biri olan “Plan de Vida”ya benziyor.

Büttner, “Artık bu teknolojiyi benimsememizin zamanı geldi çünkü hayattaki amacımızı bilmek bize fazladan yedi yıl daha hayat verebilir” diyor. Onu nasıl bulabilirsin? İçinize bakıp ne konusunda tutkulu olduğunuzu, ne konuda iyi olduğunuzu, toplumunuz için neyin iyi olduğunu ve hayatınızı neyin değerli kıldığını keşfederek.

Söylemesi yapmaktan kolay, değil mi? Bizi hem kişisel hem de küresel olarak sürekli baskı altına alan toplumlarda yaşıyoruz. Stres, hastalıkların üreme alanı olan kronik inflamasyona yol açar. Büttner’e göre işin sırrı, mavi bölge sakinlerinin yaptığı gibi stres azaltıcı ritüelleri günlük hayatlarımıza entegre etmek. Ikaria adalıları öğleden sonra kestirirken, Okinawa halkı zamanlarının bir kısmını ölen sevdiklerini anmaya ayırıyor. Sizin için bu, gününüze bir meditasyon yoga seansı eklemek, sadece yürüyüşe çıkmak veya bir arkadaşınızla uzun bir sohbet etmek olabilir.

Beslenme söz konusu olduğunda doktorlar ve beslenme uzmanları yüzde 80 kuralına uyulmasını öneriyor. Genel bir kural olarak, tamamen doyduğunuzu hissetmeden veya vücudunuzun kapasitesinin %80’ine ulaşmadan yemeyi bırakın; çünkü bu, uzun ömürlülüğü artırmanın kanıtlanmış bir yöntemidir. Bu nasıl uygulamaya geçirilebilir? Okinawa halkı yemek yemeden önce eski bir Konfüçyüs mantrasını (“Hara Hachi Bu”) okur. Daha yavaş ve dikkatli yemeye çalışın (yani bilgisayarın önünde veya barda ayakta durmayın) ve uzmanların tavsiye ettiği gibi her lokmayı en az 20 ila 30 kez çiğneyin, böylece tat tomurcuklarından gelen tokluk sinyali beynimize ulaşsın.

Bazı beslenme uzmanlarına ve doktorlara göre bitki bazlı gıdaları tercih eden bir beslenme, kalp-damar hastalıkları gibi bir takım kronik hastalıkları önlemenin etkili bir yoludur. Norveç’teki Bergen Üniversitesi’nde yakın zamanda yapılan bir araştırma, tam tahıllar, baklagiller, kuruyemişler, taze meyve ve sebzeler açısından zengin bitki bazlı bir beslenmenin hayatımızı 10 yıl uzatabileceği sonucuna vardı. Buettner’a göre mavi bölgedeki asırlık insanların beslenmesi büyük ölçüde siyah fasulye, azuki fasulyesi, soya fasulyesi, mercimek ve bakla gibi baklagillerden oluşurken, et ayda yalnızca beş kez tüketiliyor.

Büttner kitabında insanların yerel şarapları ölçülü içtiklerini söylüyor. Sardunyalı asırlık insanlar gibi günde birkaç bardaktan fazla kırmızı şarap içmeyenler, alkolden tamamen uzak duranlara göre daha uzun yaşayabilirler. Belki de arkadaşlarınıza ve ailenize kadeh kaldırmanın getirdiği sıcaklık ve aidiyet hissi, sağlığınız için şarabın kendisinden daha faydalıdır.

Herhangi bir mezhep veya türden bir dini topluluğa mensup olan ve düzenli olarak törenlere katılan herkes, dini bir topluluğa ait olmayan birinden 4 ila 14 yıl daha uzun yaşayabilir. Agnostik misiniz? Sorun değil. Toplum laik de olabilir. Bir sporu seviyor musun? Bir hayran kulübüne katılın. Okumak tutkunuzsa bir kitap kulübüne katılın. Basitçe ait olmak, bir kabilenin veya grubun parçası olmak.

Mavi bölge sakinleri sevdiklerinin yanında kalıyor. Yaşlı ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte yakınlarda, hatta evde yaşaması ve çocukların ebeveynleriyle birlikte büyümesi yaygındır. Ve Büyükanne ve büyükbabaların genç ve yaşlıların fiziksel ve zihinsel sağlığını olumlu yönde etkileyen bir toplulukta olması. (Buettner, büyükanne ve büyükbabalarla büyümenin çocukların hastalanma olasılığını azalttığını söylüyor.) Ailelerine yakın kalan çiftler daha sadık olma eğiliminde oluyor ve bu da onların varlıklarını en az üç yıl uzatıyor gibi görünüyor.

Dostluklar bitkiler gibidir; onlara bakılması gerekir. Ancak yoğun yaşamlarımızda arkadaşlarla şahsen buluşmak gerçek bir lüks haline geliyor ve sözde sosyal etkileşimlerimizin çoğu çevrimiçi olarak gerçekleşiyor. Ancak sadece Facebook veya Instagram’da değil, zengin ve aktif bir sosyal yaşam sürdürmek zihinsel sağlığımız için çok önemlidir. Buettner, Okinawanların yarattığını söylüyor MoaisHayatları boyunca birbirlerine destek olmaya söz veren beş ila sekiz ömür boyu arkadaştan oluşan gruplar.